Psişik kapanma
ZEVK TALEBİ
Şiddetin bu yaygın halini ve psişik kapanmayı engelleyecek en önemli şeylerden biri, önceki yazılarımda üzerinde sıkça durduğum kapitalizmin 'zevk talepleri'ne ya da 'zevk al' emrine karşı koyabilecek yeni bir politik, kültürel ve ahlaki karşı duruşu yaratabilmekten geçiyor. Herkesin her zaman mutlu olması, yaptığı her şeyden her zaman zevk alması gerekmiyor. Kişisel gelişim ve ilaç endüstrisi, medya ve reklam dünyası, sanki mümkünmüş gibi mutluluğun ve zevkin sürekliliği üzerinde duruyor. Sürekli bir gençleşme, enerjik hissetme, bağımsız ve güçlü olma talebi... Bazen arzuya ulaşabilmek için biraz zevk kaybı kaçınılmaz. Zevk kaybı ile acı arasındaki boşluğun gittikçe azalması, zevk alınamadığı anda acının devreye girmesi ve acı eşiğinin ilaçlar, bağımlılıklar ve daha pek çok şeyin etkisiyle düşük olması... Hatta zevk ile acı arasındaki boşluk öylesine azaldı ki, iktidarsızlıkla bir arada var olan aşırı erkekliği andırıyor; ne kadar çok zevk almaya çalışırsanız, gerçekte o kadar çok acı çekiyor olabilirsiniz.
KORUNMA
Psişik kapanmanın bir diğer nedeni de, 'öteki'den korunmak... Yani öteki için nesne olmaktan korunmaya çalışan özneler... Ama özne kendisini 'öteki'den ne kadar uzaklaştırırsa gerçekte o kadar nesneleşir. Yabancı düşmanlığı bu mesafeden alır gücünü. Bu uzaklık ve nesneleşme, şiddet sahnelerindeki acımasızlığın bir boyutunu oluşturuyor. Bu nesneleşme durumu, neoliberalizm ve beraberindeki ideolojiler ve uygulamalarla yaygınlaştı. Çoğunluk artık "komşunu kendin gibi sev" emri yerine, kapitalizmin "zevk al" emrine göre yaşıyor. İnsanları zombileştiren ideolojik ve kültürel bir salgınla karşı karşıyayız.
ZOMBİLER
Bülent Usta Birgün